Yolda veya herhangi bir yerde bulunan para ve diğer kıymetli şeyler ya alınmaz geçilir ya alınıp muhafaza edilerek sahibi aranır.
Yolda veya herhangi bir yerde bulunan para ve diğer kıymetli şeyler ya alınmaz geçilir ya alınıp muhafaza edilerek sahibi aranır. Alınmadan gidilirse hiçbir şey lâzım gelmez. O takdirde hiçbir mesuliyet ve korku yoktur. Ama alınıp da sahibine verilecekse yapılacak işler vardır. Şöyle sıralamak mümkün olur:
– Bulunan şey, bulunduğu yerden uzaklaştırılmadan şahidlendirilir: “Ben şu kadar parayı, yahut şu değerde bir şeyi buldum. Sahibini aramak niyetiyle de aldım. İsmim, evim, adresim şudur, gelsin alsın, sizler şahid olun.” denir ve bir sene kadar bu para ve mal ilân edilir. Bu müddet zarfında sahibi çıkarsa verilir. Çıkmazsa sahibi adına bir hayır yerine yahut da müstehak bir fakire şahit tutularak hibe edilir.
– Şayet muhafaza esnasında bu mal zayi olur, çaldırılırsa bakılır, zayi oluş, alâkasızlıktan mı? Yoksa kendi malı gibi muhafaza ettiği hâlde vaki olan bir kazadan mı? Kendi malı gibi muhafaza titizliği gösterdiği hâlde uğradığı ziyandansa ödetilmez. Eğer buluntu mal diye ilgisizliktense ödetilir. Ödemezse sahibine borçlu kalır.
Bu sorumluluğu bakımından bulunulan mal kolay kolay alınmamalı, alınacaksa sonundaki bu mesuliyet ve mükellefiyetler iyi düşünülerek alınıp, gerekleri yerine getirilmelidir.
Basit buluntular bekletmeyi icabettirmezse de bir değer sayılan buluntular bir sene kadar bekletilir, ilân yapılır, sonra bir fakire veya hayır kurumuna hibe edilir.
Not: Günümüzde, buluntu mallarla ilgili yapılacak şey, bunları polis veya zabıta gibi devletin ilgili kurumlarına teslim etmektir.