20 Mayıs 2024 Pazartesi

103. Yıl Dönümünde Erzurum Kongresi ve Türkiye’ye Kazandırdıkları

Erzurum Kongresi, zorlu Kurtuluş Savaşı yıllarında, özellikle Doğu Anadolu bölgesindeki işgaller karşısında Türk halkının direnişini simgeleyen önemli mihenk taşlarından biridir. Erzurum Kongresi, Milli Mücadele döneminde, 23 Temmuz – 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanmıştır.

103. Yıl Dönümünde Erzurum Kongresi ve Türkiye’ye Kazandırdıkları

Osmanlı Devleti’nin 30 Ekim 1918 tarihinde imzalamak zorunda kaldığı Mondros Ateşkes Antlaşması maddeleri bir esaret ve teslimiyetin habercisi niteliğindeydi ve İtilaf devletleri bu ateşkes antlaşması ile nihai hedeflerini gerçekleştirecek hukuki dayanağa sahip olmuşlardı. Bağımsızlığımıza kesinlikle aykırı olan ateşkesi 24. maddesinde ‘Vilayet-i Sitte’de (Doğu’daki altı ilde) karışıklık çıktığında, bu vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri muhafaza eder’ ifadesi geçiyordu. Bu suretle İngilizler geçmişten beri Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni devleti kurmak için çalışan Ermenilere bir yurt kurmayı ve Batum ile İnebolu arasında Rum Pontus Devleti kurmak isteyen Rumlara ortam hazırlamayı amaçlıyorlardı. Bu arada 24. maddede adı geçen altı vilayet ifadesi ile Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Elazığ (Harput) ve Diyarbakır illeri kastedilmiştir.

Mondros Ateşkes Antlaşması sonuçları sadece Doğu illeri için değil, tüm Anadolu için de önemli bir tehditti. Nitekim ateşkes hükümlerine uymaya gerek görülmeden başlayan işgallere karşı ilk direnme hareketi Hatay Dörtyol’da başlamış (19 Aralık 1918) ve farklı isimlerle kurulan cemiyetler Anadolu’nun her tarafında mücadele vermiştir. Kurulan cemiyetlerin ortak amacı ise, özellikle galip devletlere karşı, Osmanlı Devleti’nin hakkını ve hukukunu savunmak, bulundukları bölgelerin emik ve tarihi yönleriyle Türk yurdu içerisinde olduğunu kanıtlamaya çalışmaktı.

Erzurumlu Hoca Raif Efendi liderliğinde milli mücadele gönüllüleri bir araya gelerek, 4 Aralık 1918’de Vilayat-ı Şarkıyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’ni kurmuşlardı. Erzurumlu bir öğretmen olan Cevat Dursunoğlu bu cemiyetin bir şubesinin Erzurum’da açılmasına icazet aldı ve 10 Mart 1919’da Doğu Vilayetleri Müddafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin Erzurum Şubesi’nin açılmasına ön ayak oldu. İşte bu cemiyetle ve Trabzon Muhafaza-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti iş birliği yaparak Erzurum Kongresi’nin toplanmasını sağlamışlardır. Erzurum Kongresi’nde hangi kararlar alınmıştır? sorusuna verilebilecek en güzel cevap ise bundan sonrasında saklıdır: ‘Ermeni tehlikesini önlemek ve tam bağımsızlığı sağlamak.’

Erzurum Kongresi’nin Önemi ve Özelikleri

 

Başkent İstanbul’da görevli, Türk vatanının ve milletinin kurtuluş çaresini Anadolu’da gören Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelmiş, 28 Mayıs’ta Havza’ya geçerek İzmir’in işgalinin haksızlığını bildirmiş, 22 Haziran’da ise Amasya Genelgesi’ni yayınlamıştı. Bu genelgede belirttiği ‘milletin bağımsızlığı yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır’ ifadesi Türk milletinin yanı sıra itilafçıların da dikkat çekmiştir. 8 Temmuz gecesi tüm resmî ve askerî görevlerinden istifa eden Mustafa Kemal’in sivil olarak ilk katıldığı toplantı Erzurum Kongresi olmuştur.

Milli sınırlardan ve vatanın bütünlüğünün korunmasından ilk kez bahsedilmesi, mandater yönetimin ilk kez reddedilmesi, Temsil Heyeti’nin resmen kurulması ve yine ilk kez geçici bir hükümetin kurulması gerekliliğinin vurgulanması Erzurum Kongresi kararlarında kabil olmuştur.

Özetle, toplanışı açısından bölgesel (Doğu illerini kapsadığı için) olan Erzurum Kongresi vatanının tamamını ilgilendiren kararlarıyla ulusal bir nitelik kazanmış, sonradan tamamen ulusal olarak toplanan Sivas Kongresi’nin kararları da Erzurum Kongresi kararlarına dayanmıştır. Misak-ı Milli’nin Kararları da temelini Erzurum Kongresi kararlarından almıştır.

Sonuç olarak, Lozan Antlaşması’nın milli bağımsızlığı savunan ruhunu bu kararlardan aldığını, Milli Mücadele tarihinin milli birliğe gidiş yolundaki ilk önemli adımını Erzurum Kongresi kararları ile attığını söyleyebiliriz.

About Aslıhan Özkan

Check Also

29 Mayıs 1453 İstanbul'un Fethi Anlamı Ve Önemi

29 Mayıs 1453 İstanbul’un Fethi – Anlamı Ve Önemi

29 Mayıs 1453 tarihi, Bizans İmparatorluğu’nun başkenti olan ve o dönemdeki adıyla Konstantinopolis olan İstanbul’un …

Bu, reklam engellemeyi geri alma işlevini etkinleştirmek için sitenizde dağıttığınız etikettir