Amerika Birleşik Devletler Başkanı Trump’ın “Yüzyılın Anlaşması” diye kamuoyuna açıkladığı sözde barış planı tamamen bir aldatmaca ve tek taraflı bir dayatmadır.
Planın Washington’da Amerika ve İsrail devlet başkanlarının Filistin tarafı olmadan kameralar karşısına geçip basın toplantısıyla açıklanması bile bu planla sadece İsrail menfaatlerinin gözetildiğinin ve Filistin tarafının hiçe sayıldığının bir göstergesidir.
Planda Filistinlilerin menfaatine uygun olduğu iddia edilen dört madde öne çıkarılmaktadır:
- Filistin Devleti kurulacak.
- Filistin Devleti’nin başkenti Doğu Kudüs’te bir yer olacak.
- Filistin’in toprakları iki katına çıkacak.
- Filistin için yatırımlarda kullanılmak üzere 50 milyar dolarlık bir fon oluşturulacak.
Bu vaatlerle kamuoyunu yanıltan bir algı operasyonu yapılmakta, hakikatte ise bu planla sadece İsrail’in kazançlı olacağı gerçeği örtülmek istenmektedir.
Planda ön görülen Filistin Devleti sadece kağıt üzerinde bir devlettir. Çünkü bu devletin bir ordusu, kendi kontrolünde hava ve kara sahaları olmayacak, başka devletlerle anlaşma yapma yetkisi de bulunmayacaktır.
Filistinlilerin ve tüm Müslümanların Kudüs’e önem vermelerinin en büyük sebebi ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’nın orada bulunmasıdır. Yıllardır başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti kurma mücadelesinin altında da Mescid-i Aksa’nın Kudüs’ün doğusunda yer alması yatmaktadır. Plana göre Filistinlilere Doğu Kudüs’te bir mahalle olan Abu Dis başkent olarak verilecektir. Bilinmelidir ki Mescidi Aksaya sahip olmayan Kudüs’ün Filistin Devleti için başkent olması düşünülemez.
Filistin topraklarının iki katına çıkması ise tamamen bir aldatmacadan ibarettir. Plana göre Negev Çölü’nde iki arazi parçası ve Batı Şeria’da bir miktar arazi Filistinlilere bırakılacaktır. İsrail tarafından etrafları kuşatılacak bu yerleşim birimlerinin birbirleriyle irtibatı ise inşa edilerek tüneller ve yollarla sağlanacaktır. Yani kurulacak Filistin Devleti, İsrail egemenliği altında küçük toprak parçalarına sahip bir devlet olacaktır.
Filistin Devletinin inşası sürecinde yatırımlarda kullanılacak 50 milyar dolarlık fonun büyük bir kısmı bazı İslam ülkeleri tarafından karşılanacaktır. İsrail bu ihanet planı için bazı İslam ülkelerini finans kaynağı olarak kullanacaktır.
Sözde barış planının asıl amacı İsrail’in işgaline yasal bir statü kazandırmaktır. Bu ihanet Planı uygulandığı takdirde İsrail şu kazanımları elde edecektir;
- Kudüs bölünmez bir şekilde İsrail’in başkenti olacaktır.
- Mescid-i Aksa dahil tüm kutsal mekanlar İsrail egemenliği altına girecektir.
- Batı Şeria’da C Bölgesi diye nitelendirilen kısmın yaklaşık % 61’lik alanına tekabül eden toprakların üçte biri İsrail tarafından ilhak edilecek.
- Uzunluğu yaklaşık 100 kilometre, genişliği yer yer 10 kilometreyi bulan Ürdün Vadisi İsrail tarafından ilhak edecek.
- İsrail’in işgali sebebiyle vatanlarından çıkarılan 6 milyon civarındaki mülteciler topraklarına geri dönemeyecek.
Sonuç olarak Birleşmiş Milletlerin Kararları ve Temel İnsan Haklarını hiçe sayan bu tek taraflı plan Filistinlileri bağımsız bir devlete sahip olmadan yaşamaya mahkum etmekte ve bölgedeki İsrail işgalini artırarak devam ettirmektedir. Filistinlilerin taleplerini göz ardı eden bu plan asla kabul edilmeyecek ve tarihin çöp sepetine atılacaktır.
Bizler Doğu Kudüs’ü bağımsız Filistin Devletinin başkenti olarak kabul eden 120 ülkeden bu iradelerini bir adım öteye taşımalarını ve bu doğrultuda başkenti Kudüs olan ve sınırları belirlenmiş bağımsız Filistin Devleti için yeni bir plan açıklamalarını bekliyoruz.