Hemen hemen bütün fast food firmalarının logolarında veya mağaza konseptlerinde kırmızı renk yoğunluğunu hepimiz görmüşüzdür. Peki nedir bu kırmızı renk tutkusu?
PEKİ KIRMIZININ İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ NEDİR ?
Renklerin psikolojimizi etkilediği uzun yıllardır süren bir araştırma konusu. Mesela devlet adamları ya da diplomatlar halka konuşma yapacakları zaman hep mavi tonlarda kıyafetler tercih ederler. Bunun nedeni mavi rengin güven veren bir renk olmasıdır. Fast Food firmalarının ise logoları da dahil, restoranların iç ve dış dekorasyonunda hep kırmızı kullanıyor olmaları bir tesadüf değildir. Çünkü kırmızı tutkunun rengi olmasının dışında iştah açıcı bir renktir. Bu nedenle çoğu gıda firması (ambalajları da dahil olmak üzere) ve Fast Food Restoranı hep kırmızı rengi tercih eder.
Hiç fark ettiniz mi ? Fast Food Restoranlarında hiç birimiz çok uzun süre oturup, yemeğimizi yavaş ve keyifli bir şekilde yemeyi tercih etmeyiz. Her ne kadar “fast food” konseptinin altında yatan şey hızlı yemek yemek olsa da, dekorasyonda kullanılan detaylar ve renkler zaten bizim Fast Food Restoranlarında uzun süre oturmamıza izin vermez. Hızlıca yemek yiyerek kalkmamıza neden olan şey ortamda kırmızı rengin yoğun oluşudur. Kırmızı renkler bilinç altımıza “Çok ye ve hızlı kalk” sinyalini verir.
Renk kullanımının dışında elbette Fast Food Restoranlarının akıllarımıza girmek için kullandığı başka satış teknikleri de vardır. Bu satış teknikleri bizleri daha çok satın almaya iterken aynı zamanda ürünler ile de bir bağ kurmamızı sağlarlar. İstesek de istemesek de özellikle Fast Food Restoranlarında karşılaştığımız bu satış tekniklerinin en önemlileri şunlardır :
Yemeği arzu nesnesi haline getirmek :
Vurucu sloganlara çok sık rastlanıyor. “… gibisi yok”, “…. seni çağırıyor” gibi. Kelime seçimleri ürüne öyle anlamlar katıyor ki yediğimiz hamburger ya da pizza sadece bir yemek değil aynı zamanda bir arzu nesnesi haline geliyor. Yediğimiz burger sadece bir burger değil bir deneyim olarak pazarlanıyor. Üstelik bu deneyim alabildiğine subjektif, kişisel bir deneyim.
Her zaman menü boyutu arttırmanın teklif edilmesi :
Yemeğinizi seçtiğiniz anda karşınıza gelecek soru hazır: “… fiyata menünüzü büyük seçim yapmak istemez misiniz ?” Fast Food Restoranlarının en çok kullandığı taktiklerden birisi de budur. Aslında basitçe sunulan teklif şu, daha az paraya daha büyük miktarlarda yiyecek almak. Fakat sakince bir düşünelim ; ödediğimiz para ne olursa olsun artacak, ayrıca karşılığında aldığımız da sadece daha fazla kalori. İçeceğinizi iki katına çıkarmak belki kuruşlarla ya da liralarla ifade edilecek küçük bir meblağ olabilir ama alacağınız kalori en az 400 daha fazla olacak.
Lezzetli kokularla baştan çıkarmak :
Restoranlar kokuların öneminin uzun zamandır farkındalar. Lezzetli kokular her zaman iştah açıcı ve gerçekten işe yarıyor. Sadece bunun için bile kendi ürünlerinin kokularının dışında ortamı kokuya boğacak ekstra yöntemler de kullanılabiliyor. Bazı koku üreten firmalar lezzetli hamburger, patates kızartması, patlamış mısır ya da waffle kokularını yapay olarak üretebiliyorlar. Restoran zincirleri bu koku üreticilerinin materyalini kullanarak kendi ürünlerinin kokularıyla birleştirip daha da etkili hale getirebiliyorlar. Bu cezbedici kokuların da etkisiyle salata yerine büyük boy patates kızartması seçme şansımız da artıyor.
Çocukları oyalayacak ortamı sunmak :
Ailenizle beraber bir Fast Food Restoranına gittiğinizde çocuk menüsü ve oyuncağı çocuğunuza yetmeyebilir. Fakat opsiyonlar bitmiyor oyun parkları, top havuzları çocukların ilgisine sunuluyor. Aileler için çocuklarının 1 saatlik eğlencesi hem çocuk için hem kendi yemeklerini yiyip sohbet edebilmek için cazip görünüyor. Hatta o kadar cazip ki çocuklar yemeklerden çok bu aktiviteler için ailelerinden yemeğe gitmeyi talep edebiliyorlar.