-SORU: Camilere ve Kur’ân Kurslarına zekât verilebilir mi? Zekâtın verileceği yerler neresidir?
Mescit, cami, köprü, yol, çeşme yaptırmak için zekât verilebilir mi?
Kişi üvey annesine, gelinine, damadına, erkek veya kız kardeşine, yeğenlerine, dayısına, halasına, teyzesine ve kuzenlerine zekât verebilir mi?
Vergi zekât yerine geçer mi?
CEVAP:
Zekât, öşür ve sadaka-i fıtrın/fitrenin, fidyenin, yemin keffaretinin verilecek yerleri aynıdır…
Zekâtın verileceği yerler neresidir?
1- Fakirler (zekât verecek kadar mala sahip olmayan kimseler)…
2- Miskinler (hiçbir şeyi olmayan kimseler)…
3- Zekât memurları (zekâtı ve öşrü toplayan memurlar)…
4- Mükâtep köleler (zamanımızda bulunmamaktadır)…
5- Borçlu olup borcundan fazla nisap miktarı malı olmayanlar (başkasından alacağı olup da alamayan kimse de böyledir)…
6- Ordudan geri kalan gazilere, kafileden geri kalan hacılara (okuyan talebe, kendini ilim öğrenmeye ve öğretmeye adayan kimse de aynıdır)…
7- Yolda kalmış yolcu (velev ki memleketinde malı ve parası olsun)…
8- Müellefetü’l-Kulûb. Hz. Ömer (r.a) bu kimselere zekât verilmesi hükmünü kaldırmıştır…
Müellefetü’l-Kulûb yani kalpleri İslamiyet’e yatıştırılmak istenen kimseler kendilerine zekât verilmesi için Ebû Bekir (r.a)’a durumlarını arz etmişlerdi. Ebû Bekir (r.a) da onlara zekât verilmesi için Ömer (r.a)’a bir mektup yazmıştı. Bu kişiler mektubu Ömer (r.a)’a verdiklerinde Ömer (r.a) mektubu yırtmış ve “Rasûlullah (s.a.v) size kalplerinizi yatıştırmak için zekât vermişlerdir. Ama şimdi Allah Teâlâ İslam dinini aziz kılıp size ihtiyaç kalmamıştır. Bundan sonra ya İslam ya kılıç vardır” demişti. Bunun üzerine bu kişiler tekrar Ebû Bekir (r.a)’a gelerek “Verdiğiniz mektubu Ömer (r.a) yırttı ve bize ‘Ya İslam ya kılıç’ dedi, halife siz misiniz yoksa Ömer (r.a) midir?” deyince, Ebû Bekir (r.a) “İnşallah o da halifedir” diye cevap vermiştir. Böylece Müellefetü’l-Kulûb icmâ ile zekât sınıfından düşürülmüştür.
Kişi zekâtını yukarıda sayılan bu kişilerin hepsine birden veya yalnızca birisine verebilir. Şu hususlara da dikkat edilmelidir:
a) Kişi, fakirlere yemek yedirse ve bunu yaparken de zekâta niyet etse, zekât yerine geçmez…
b) Mescit, cami, köprü, yol, çeşme yaptırmak, hac ve cihat etmek için zekât verilmez….
c) Cenaze kefenlemek, ölenin borcunu ödemek için de zekât verilmez…
d) Kişi, usûl’lerine (yani anne-baba ve yukarıya doğru dedeleri ve ninelerine) zekât veremez…
e) Kişi, furû’larına (yani çocukları, aşağıya doğru çocuklarının çocuklarına) zekât veremez…
f) Kişi, evlatlıktan reddedilen çocuğuna ve gayr-i meşru çocuğuna da zekât veremez…
g) Kişi, üvey annesine, üvey annesinin oğluna zekât verebilir…
h) Kişi, kızının kocasına (damadına) zekât verebilir…
i) Kişi, karısına (boşanmış olup iddet beklemekte olsa bile) zekât veremez…
j) İslâm memleketinde yaşayan veya ziyaret için gelen gayr-i Müslimlere de zekât verilmez…
k) Bayramlarda ve benzeri günlerde fakir kadın ve erkeklere verilen hediyeler, fakir çocuklara verilen harçlıklar, eğer zekâta niyet edilirse zekât yerine geçer…
l) Zengin babanın, (babasına malî bağımlılığı olmayan) büyük oğluna fakir ise zekât verilebilir. Küçük oğluna ise zekât verilemez. Çünkü zengin baba, fakir olan küçük oğluna bakmak zorundadır…
m) Kişi, erkek kardeşlerine, kız kardeşlerine ve bunların çocuklarına zekât verebilir…
n) Kişi, dayılarına, halalarına, teyzelerine ve bunların çocuklarına zekât verebilir…
o) Vergiler, zekât yerine geçmez. Kaynağı, gayesi, oranı ve harcanacağı yerler açısından farklıdırlar.
p) Oğlu zengin olan fakir babaya zekât vermek caizdir…
r) Kocası zengin olan fakir bir kadına zekât vermek caizdir…
s) Annesi zengin olan küçük yani buluğa ermemiş bir çocuğa zekât vermek caizdir…
Yukarıda, kendilerine “zekât verilebilir” dediğimiz kimselerde aranan şart “fakir” olmalarıdır…
Ayrıca zekâtı verirken, zekâta niyet edilmesi ve zekâtın, zekât alana temlik edilmesi (bizzat sahibi kılınması) lazımdır.
Örneğin, kişi damadına zekât verebilir. Fakat zekâtı damada temlik üzere, yani hiçbir şart koşmaksızın damadın mülkiyetine ve tasarrufuna vermesi gerekir.
Eğer kişi, kendisine olan borcunu ödemesi şartıyla zekâtını damadına verirse bu şart geçersiz olur ve verilen zekât malı damadın olup dilediği şekilde tasarruf eder…
Yukarıdan da anlaşılacağı üzere, camilere, Kur’ân kurslarına vb. kurum ve kuruluşlara (yani şahs-i manevilere) zekât verilemez. Ancak, oradaki ilim talebelerine veya başka geliri olmayan kendini bu işe adamış hocalara (fakir iseler), bizatihi mülk edindirme yoluyla zekât verilebilir…
Ancak şu da dikkate alınmalıdır ki, aldıkları zekât ve fitreleri toplayıp, bunları zekât verilmesi caiz olan kişilere ulaştırdıkları bilinen ve güvenilen kurum ve yardımlaşma kuruluşlarına zekât, fitre ve öşür verilebilir…
Yine yukarıda da zikrettiğimiz gibi, bir kimse, fakir kız kardeşine ve fakir damadına zekât verebilir. Ama zekâtı fakir ve evli de olsa bizzat kızına veremez…