23 Kasım 2024 Cumartesi

Yeni Dünya Düzeni- Çin Emperyalizmi

Enes AY || e.enesay@gmail.com || twitter.com/enes4y

Dünyayı gün geçtikçe etkisi altına alan Çin süreci hızlı bir şekilde devam ediyor. Devamlı sosyalizm altında emperyalizme karşı olan Çin artık kendi emperyalizm sürecini güdüyor. İç savaşı 1949 yılında sonlanan Çin’de Komünist Parti Genel Sekreteri Mao Zedong 21 Eylül 1949’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan etmişti ve sosyalist olan Çin, ABD ve Batı emperyalizmine karşı bir taraftı artık.

Çin yüksek olan nüfusu ve ucuz yaşam şartlarından dolayı çoğu ülkenin ünlü markalarının üretim merkezi konumunda. Ayrıca, sosyalist devlet olan Çin’de insanlar günlüğü 21 dolara çalışmakta. Ne kadar sosyal bir devlet (!) olduğunu buradan anlayabiliriz. İnsan gücünün en fazla sömürüldüğü yerdir Çin. II. Dünya Savaşı ile dünyanın jandarması olan ABD gün geçtikçe kan kaybetmekte. Ekonomik, siyasi ve sosyal olarak ABD zor günleri yaşıyor. Ama pasta yemekten de vazgeçmiyor. Trump’ın başkan olmasıyla birlikte Çin üzerinde baskı kurmaya başlayan ABD, Covid-19 salgınıyla küresel olarak karşı karşıya kaldı. ABD, Hong Kong üzerinde Çin’in uyguladığı politikalar nedeniyle komünist düzenin hâkim olduğu ülkeye dönüşeceğini belirterek, Hong Kongda yönetime karşı olan insanları örgütleyerek eylemlere destek verdi. ABD Çine saldırdıkça Çin’e sahip çıkan bir akıl vardı. En son ekonomik yaptırımlarla Çin’in üzerine giden ABD, Trump’ın 200 milyar dolar değerindeki Çin ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinin ikiye katlanacağını, kısa bir süre içinde de yeni vergi yaptırımlarını konacağını duyurmuştu. Yaptırım açıklaması üzerinden çok geçmeden tüm dünyayı etkisi altına Covid-19 salgını ile ABD’de de karşı karşıya kaldı. Ve ABD’nin gücünü kırmak isteyen güç, ABD’den çekilerek dünyanın yeni merkezini Çin yapma sevdasında. Bu konuda etkin olan Çin makul görünmek için ülkelere maliyeti ucuz mallar ve kredi çıkararak sempati kazanıyor. ABD’nin yaptırımlarına karşı İpek Yolu ticaret yolunu gün geçtikçe güçlendiren Çin, bu projeyi ne pahası olursa olsun gerçekleştireceğinden kimsenin kuşkusu yok. Arkasına aldığı küresel dünya ekonomisini yöneten aileler ile birlikte çünkü artık para ‘Yeni İpek Yolunda’.

Çin devlet başkanı Xi Jimping ( 2013 yılında ilk defa Kazakistan’da dile getirdiği “Tek yol, tek kuşak” sözüyle birlikte Avrupa ve Asya arasında yeni bir ekonomik pazar açılacağını ilan etmişti. Çin’in özellikle salgın sürecinde ekonomisine güvenmesinin sebebi döviz rezervini 3 trilyon 115 milyar dolara çıkarmasıydı. Bu durum da onu salgından en çok etkilenen ama en az zararla çıkan ülke konumuna getirdi.

Çin küresel olarak her ülkede konumunu almaya başladı. ABD’nin İran’a yaptırımına karşı ‘ben varım’ dedi. Ülkedeki petrol rezervleri Çin’e yetmediği için İran’da ABD’ye karşı blok devlet olduğundan istediği kadarını İran’dan talep edebilecekti. Çin’in Afrika üzerindeki etkisi de göz ardı edilmemeli. Bugün Afrika’da, Fransa ve Avrupa etkinliği gün geçtikçe kırılıyor. Afrika’da özellikle Fransa’ya karşı büyük bir sistemsizlik var. Afrika ülkeleri Fransa’yı topraklarından kurtaracak belli ve bu durum Çin’in Afrika üzerinde nüfuz etmesini daha kolaylaştıracaktır. Çünkü küresel dünya ekonomisini yönetenler artık Çin’in etkisini istiyorlar. Afrika’daki ayaklanmaların arkasında da bu küresel dünya ekonomisini yönetenler var.

Bu konumda Türkiye nasıl bir duruş sergiliyor gelin kısaca bakalım. ABD, Çin’in etkisinden kurtulmak isterken üretimi de yaptırımlarla birlikte başka ülkelere kaydırmak istemekte. Bu konum için hem NATO üyesi hem de stratejik ortaklık sebebiyle en cazip ülkeler arasında Türkiye gelmekte. Bu konuda Türkiye bu süreci avantaja çevirecektir inşallah. Fakat dikkat etmemiz gereken bir husus var. Çin’den kalkan yük treni 7 Kasım 2019 tarihinde Türkiye’den Marmaray hattını kullanarak Avrupa’ya açıldı. Aslında İpek Yolu’nun Avrupa’ya açılan yolunun ilk denemesi diyebiliriz. Artık Avrupa’ya Çin’den ucuz mallar gidebilecekti. Çin’in Avrupa’da kabul görmesinin sebeplerinden biri de Trump yönetiminin Avrupa Birliği üzerindeki etkisi. Burada bizim dezavantajımız ne derseniz. Üretimi kendi ülkemizde yapmak varken neden kendi yollarımızı kullanarak Çin’e kapı olalım? Çin bu yolları ileriye dönük daha çok kullanacaktır. Gerekirse Türkiye’deki limanlara bile talip olacaktır. Lübnan’daki patlamadan sonra hemen yeni inşa için ilk teklif götüren ülkelerden biri oldu. Çünkü Akdeniz ticaret yolu Orta Doğu’nun liman kenti olan Lübnan’dan geçiyordu. Burada en güzel açıklama ne olacaktır? Cevabı çok basit ÇİN EMPERYALİZMİ. Türkiye üzerinde yapılan yol ve köprüler bile Çin’in dikkatini çekmekte. Hatta yeri geliyor otoyol, köprü gibi ulaşım yerlerinin işletmesine talip oluyor. Marmaray onlar içi güzel bir tercih ama raylı taşımacılıkta Yavuz Sultan Selim Köprüsü bile Çin’in iştahını kabartmakta. Tüm dikkatler Türkiye üzerinde ve Türkiye’nin konumu gün geçtikçe iştah kabartmakta. Biz de bunun bilincinde olup bu süreçte Çin’e bir kapı olmaktan ziyade neden üretimimizi kendimiz yapıp ihracatımızı geliştirmeyelim? Neden Çin mallarına bir kapı olalım? Eğer Çin mallarına kapı olacak bir ülke konumuna gelirsek bunun bir adım sonrası Çin etkisi altında bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin pazar konumuna gelmesidir. Maazallah Çin ejderhası bizi yakacak ve yıkacaktır. Çin farklı ülkelerden parayla toprak satın almaktadır. Türkiye’yi para ile satın alamayacağı için finansal yatırımlarla ya da düşük faizli kredilerle terbiye edeceğini ve buna mecbur kalacağını sinsi planlarla yürütmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Çin şirketlerine yatırım pazarını açmaktansa Çin’ e karşı rakip ve düşman olan; Hindistan, Japonya, Malezya ve Güney Kore gibi ülkelere yatırım açabilir ve bu süreçte ‘düşmanımın düşmanı benim dostumdur’ bilince hareket edebilir. Hatta yatırımları dost ülke konumumuzda olan Katar, Pakistan ve kardeş ülke Azerbaycan’a da açabiliriz. Hem onların kalkınması hem de bu ülkelerin doğal kaynaklarından ucuza faydalanma hususunda Çin şirketlerine tercih edebiliriz.

Yazıma Bilge Kağan’ın Orhun abidelerindeki yazıtlarından bir bölümü ile bitirmek istiyorum;

Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş.” diye belirtiyor. Bu cümlenin ardından “Türk milleti yine tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin!”

Check Also

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERI

SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİ

Sosyal sorumluluk kapsamında gerçekleştirilecek olan bu mobil uygulamanın tanıtımını gerçekleştirmeden önce ne gibi eklentilere sahip …

Bu, reklam engellemeyi geri alma işlevini etkinleştirmek için sitenizde dağıttığınız etikettir