Osmanlı Devleti’nin İstanbul’u fethedilmesinden sonra Karadeniz Osmanlı hakimiyetine girmiş Boğazlar da ve Karadeniz’de egemenlik Osmanlı’nın olmuştu. Böylece Boğazlardan yapılacak tüm geçişlerde inisiyatif kullanma hakkı da bizatihi Osmanlı’ya geçmişti.
1535 yılı itibariyle önce Fransa’ya sonra da İngiltere ve Hollanda’ya verilen kapitülasyonlar (ticari ayrıcalıklar) ile yabancı ticaret gemileri Boğazlardan geçme hakkı etmişlerdi. Bilahare, 1768-1774 Osmanlı – Rus Savaşı sonunda Rusya ile yapılan ‘Küçük Kaynarca Antlaşması’ (1774) ile tarihte ilk kez Rus ticaret gemilerini Boğazlardan geçişi mümkün olmuştur.
1809 yılında Osmanlı ile İngiltere arasında imzalanan Kale-i Sultaniye (Çanakkale) Antlaşması ile Boğazlar savaş gemilerine kapatılmıştı. Bu antlaşmanın geçerliliği ise 1829 Edirne Antlaşması ile bitmiş, Boğazların kapalılığı ilkesi Rusya’nın lehine ortadan kaldırılmıştır. Öte yandan, Osmanlı Devleti 1831’de başlayan Mısır valisi Kavalı Mehmet Ali Paşa’nın isyanını bastıramayınca, 2. Mahmut dönemin güçlü devletlerinden yardım istemiş, ancak Avrupa’da zayıf kalan Osmanlı’nın bu çağrısını sadece Rusya dikkate almıştır. Rusya’nın desteğiyle isyan bastırılmış; ancak buna karşılık olarak Rusya ile Osmanlı arasında Hünkâr İskelesi Antlaşması imzalanmıştı. Buna göre, Osmanlı Devleti Rusya’nın lehine Boğazları yabancı gemilere kapatmayı kabul etmişti. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti, son kez tek başına Boğazlar hakkında karar almıştır. Nitekim 1840’ta İngiltere’nin tertiplediği Londra Boğazlar Sözleşmesi Boğazların tekrar tarafsız bölge olması kararlaştırılmış ve ilk kez Boğazlar uluslararası bir statü kazanmıştır.
Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’ndan (1914- 1918) mağlup olarak ayrılmış, İtilaf devletleri çok ağır şartlar içeren Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalmıştır. Antlaşma kapsamında Çanakkale ve Karadeniz Boğazları’nın uluslararası dolaşıma açılması ve Boğazların İtilaf devletleri tarafından işgal edilmesi Osmanlı Devleti’ne dikte ettirilmiştir.
Milli Mücadele Dönemi’nde İtilaf Devletleri İstanbul’u işgal etmiş (16 Mart 1920), sonrasında ise Osmanlı Saltanat Şurası ile fevkalade ağır şartlar içeren Sevr Antlaşması’nı imzalanmıştır. Antlaşmaya göre, Boğazlardan geçişlerin tüm gemilere ve uçaklara serbest olacaktı. Ayrıca, Boğazlardan geçişleri denetleme yetkisi de kendisine ait bayrağı, bütçesi ve kolluk gücü olan Boğazlar Komisyonu’na ait olacaktı. Ne var ki, Türk milletinin şanlı zaferi sonrasında ulusal Kurtuluş Savaşı başarı ile neticelenmiş ve Yunanlılar Anadolu’dan imha edilmişti (18 Eylül 1922).
Türk Hükümeti, Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) ile nihai bir zafer kazanmış; ancak maalesef aynı başarıyı Boğazlar meselesinde gösterememiştir. Nitekim, çok katılımlı olan bu antlaşmada Türkiye, Boğazlardan barış ve savaş zamanında geçiş serbestliğini kabul etmek zorunda bırakılmıştır.