Site icon Helal Platform

Helal Platform admini hastaneye giderse!

png 20220605 215931 0000

png 20220605 215931 0000

Hayatımda ilk kez diyebileceğim bir hastane maceram oldu. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum.

Selamun aleykum arkadaşlar.

Helal Platform adminlerinden biriyim. Hayatımda ilk kez diyebileceğim bir hastane maceram oldu. Bunu sizinle paylaşmak istiyorum. (Diş tedavisini hariç tutarak ilk diyorum)

Rabb’ime hamdolsun kolay kolay hasta olmuyorum. Bunu beslenme alışkanlıklarıma bağlarım genellikle.

Çok nadir ilaç kullanırım. Yılda bir defa falan aşırı bir baş ağrısı durumu olabiliyor. Dayanılmaz bir ağrı olmazsa genellikle ağrıyı çekerim.

Hastalıklar konusunda temel prensibim hastalığın kaynağını tedavi edecek bir yöntem bulmak ya da doğal yollardan tedavi olmaktır.

Herkes gibi sık sık olmasa da ben de ara sıra grip oluyorum.  Gribi kolay atlatırım ya da başlamadan bitiririm. Yeşilbiber ve kuru soğan grip başlangıcını anladığım dakikalardaki temel besin öğelerimdir.

İLK HASTANE MACERAM

Bundan 3 yıl kadar önceydi. İlk kez böylesine ağır bir grip geçiriyorum. Beni yatağa düşürmüyor ama sosyal hayatımı olumsuz etkileyebilecek düzeyde. Asla ilaç kullanmayı düşünmüyorum. Birkaç hafta iyileşmeyince hanımın yoğun ısrarları üzerine acile gidiyorum.

Biraz sıra bekledikten sonra hayatımda ilk kez doktorun karşısındayım işte. Benim için alışılmadık bir durum olduğu için heyecan verici.

Acilleri bilirsiniz! Doktorun başı çok kalabalıktı. Robot gibi olmuş artık.

Sordu:

-Neyin var?

+Gribim galiba. dedim.

-Neren ağrıyor?

+Başım.

Elindeki kâğıda bir şeyler yazıyor…

-Başka?

+Midem bulanıyor.

Yine bir şeyler yazıyor.

-Başka?

+Halsizim.

Son olarak kâğıda bir ilaç daha yazdıktan sonra bana uzattı. Çok garibime gitmişti. Doktorun yüzüme bile baktığını hatırlamıyorum. Doktorun suçu yok, o yoğunlukta bu kadar ilgi bile fazlaydı.

 

İlaçları almak üzere hastanenin karşısındaki eczaneye gittim.  Eczane büyük olduğu için görevli 4-5 kişi vardı. En yaşlı olanını seçtim. Bilgili ve önümdeki birkaç müşteriye bakarken izlediğim kadarıyla babacan bir adamdı.

Reçeteyi uzatırken:

+Bir şey sormak istiyorum. Dedim.

-Buyurun.

+Bu reçetedeki ilaçların etkileri nedir.

Baktı reçeteye:

-Biri ağrı kesici, biri mide bulantısı için diğeri de vitamin.

+Peki, gribim de ben, hastalığa önlem veya tedavisi için bir ilaç yok mu?

-Yok. dedi.

Anlamıştı ne öğrenmek istediğimi.

+Ben bu ilaçları içmesem olmaz mı?

-Ağrı, mide bulantısı ve halsizlik senin için sorun değilse içme. Ama bu ilaçları içmen hastalığının iyileşme sürecini etkilemez.

+O zaman kalsın. dedim.

– Keşke her hasta senin gibi bilinçli olsa kardeşim. dedi.

 

Doktor sadece hastalığın belirtilerini geçiştirici şeyler yazmıştı. Hastalığın kaynağına inecek, sorunu kökünden çözecek bir ilaç yoktu. Gribin bir tedavisi olmadığı için belki olması gereken bu diyeceksiniz ama bütün hastalıklar için durum böyle. İlaç ve sağlık sektöründe de kapitalizmin kuralları geçerlidir.

Ortadoğu’da petrol için çocukları katletmekten geri durmayan petrol şirketleri neyse ilaç şirketleri de odur ve sizin sağlığınız sadece para kazandıkları sürece onların umurunda olur. Bu nedenle hastalıkları yok etmek veya önlem almak işlerine gelmez.

Osmanlı’da tıbbın %70’i hastalıklara karşı önlem almak için %30’u da tedavi etmek içindi. Günümüzde sadece tedavi amaçlı tıp var. Yani devam eden hastalıklar ve geçiştirilen belirtiler…

Unutmayın ne kadar az ilaç kullanırsanız o kadar az hasta olursunuz.

Exit mobile version