Helal gıda hakkında standartları belirleyen, hassasiyet ve bilgiye sahip birçok kurum temsilcisinin buluştuğu panel, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin (FSMVÜ) ev sahipliğinde gerçekleştirildi.
Son günlerde sıkça gündeme getirilen “helal gıda” tartışmalarının ardından Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi (FSMVÜ), Türk Standartları Enstitüsü (TSE), İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) işbirliği ile düzenlenen “Helal Gıda” başlıklı panel, FSMVÜ Topkapı yerleşkesinde gerçekleştirildi. İslam ülkeleri dışında da bu standartların tüm dünyada uygulanmasının gerekliliğinin vurgulandığı panelde, İslam coğrafyaları dışında gıda konusunda sıkıntı yaşayan Müslüman vatandaşlar için helal standartlarda ürün sunulmasının önemine değinildi. Panel yoğun ilgi gördü.
Helal gıda konusunda İslami bilgiler paylaşan FSMVÜ İslami Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Efe, “Helal gıda ifadesinden de anlaşılacağı gibi bu tamamıyla dini bir konu. Çünkü helal ve haram kavramları din ile ilgili kavramlardır. Dolayısıyla midemize girecek her lokmanın mutlaka helal olması gereklidir. Haram lokma yemenin kıyamet günü hesabını vermek zorunda kalırız. Orada hesap vermek yerine bu günden gıdamıza dikkat etmemiz gerekir. Gıdanın helal olmasının önemini ayet-i kerimelerde, hadisi şeriflerde çok açık şekilde görmekteyiz. Örneğin bir ayet-i kerimede Cenabı Hak buyurur ki; “Tayyibatdan yeyin” . Tayyibat kelimesinin biri helal, diğeri ise temiz anlamında iki manası var. Yani yediğiniz gıdalar hem temiz olsun hem de helal olsun denilmiştir. Bu ifadede emir var, emir kesinlik ifade eder. Yediğimiz gıdanın temiz ve helal olması, dinin kesin emirlerinden biridir” dedi.
“Helal gıda ile beslenmek son derece önemli”
Helal yemenin hayatın tüm alanlarını etkilediğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Ahmet Efe, “Gıdanın helal olup olmaması yaptığımız dualara da doğrudan etki eder. Peygamberimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurur; “Kişi uzun yorucu bir yolculuktan sonra Arafat’a çıkar, duaların en çok kabul olduğu Arefe Günü’nde Yarabbi diyerek yalvarır, hâlbuki onun yediği haramdır, giydiği haramdır, onun duası nasıl kabul olsun.” Yani gıdalarımızın helal olması, dualarımızın kabul olmasına da etki eder. Helal gıda alanın duası da makbul olur. İmam Gazali’nin şöyle bir tespiti var. Diyor ki bir baba emzikli, emen çocuğunu sütannesine vermek istiyorsa bu sütannenin mutlaka helalden beslenen, dindar anne olması lazım gelir, zira annedeki yapı çocuğa intikal eder diyor. Eğer yedikleri helal değilse çocuk da dinin kabul etmediği hallere bürünebilir demektedir'” diye konuştu.
“SMICC İslam ülkeleri için ortak standartlar üretiyor”
İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsünün çalışma hakkında bilgi veren Yasin Zülfikaroğlu ise, “SMIIC, İslam İşbirliği Teşkilatına bağlı olarak 2010 yılında kuruldu. İslam İşbirliği Teşkilatında oluşturulan “Helal Gıda Temel Standartları’nı SMICC kendi bünyesine taşıdı ve bu konuda çalışmalarını devam ettiriyor. Üreticiler için, belgelendirme kuruluşları için ve akreditasyon kuruluşları için helal belgelendirmesi standartlar ortaya koyuyor. Uluslararası standart kuruluşlarının üye olduğu, birlikte çalıştığı ve İslam ülkeleri için ortak standartları üreten bir mekanizmadır. Helal gıda sektörünün çeşitli çalışmalara göre 2 trilyon dolarlık bir sektör olduğundan bahsediliyor. Biz SMIIC olarak ulusal standart kuruluşlarını ve İslam ülkelerini bir araya getiriyoruz. Örneğin Türkiye’den TSE ile çalışıyoruz. Bizim SMICC olarak sektöre verdiğimiz katkı, ortak platformda teknik uzmanları buluşturup bütün dünyada geçerli sayılabilecek helal standartlarını üretmek. Dolayısıyla Türkiye’nin böyle bir kuruluşa ev sahipliği yapması çok önemli. Bunu ilk olarak oluşturan, ortaya çıkaran da Türk Standartları Enstitüsüdür (TSE)” ifadelerini kullandı.
“Helal gıda standardı ve sertifikası önemli bir ihtiyaç”
Tüketicilerin ürünlerin üzerindeki ibarelerin tamamını anlamasının mümkün olmadığına dikkat çeken ve helal gıdayı çeşitli platformlarda tartışmanın ortak bilinç ve gayreti oluşturduğunu ifade eden Zülfikaroğlu, “Tartışma ortamlarında ortaya çıkan fikirler standartlara yansıyabilir. Tüketicinin bilinci de bu tür platformlar ile arttırılabilir. Örneğin Türkiye’de Müslüman bir ülke olduğumuz için her şey helal kabul edilebilirken, yurt dışına çıktığınızda soru işaretleri oluşur. Fakat modern üretimin olduğu günümüzde Türkiye’de de bir bisküvinin ambalajında tanımadığınız madde isimleri görebiliyoruz. Bu nedenle “helal gıda” standardının ve sertifikasının bir ihtiyaç olduğu ortada. Teknik ve din uzmanlarının bir araya gelip bu platformlarda tartışma yapması, fikirler ortaya koyması ve buradan çıkan fikirlerin ulusal standart kuruluşları üzerinden standartlara yansıması son derece önemli. Helal gıda sektörü ile ilgili bilincin artması için bu paneller, konferanslar önemli” şeklinde konuştu.
Kaynak : İHA