Uzun zamandan beridir ekonominin içerisinde var olan Davranışsal İktisat, kişilerin karar alma mekanizmalarının yalnızca maddiyata bağlı olmadığını kişilerin kararlar alırken farklı etkenlerden de etkilendiğini savunan iktisadi görüştür.
Yıllar boyunca bir çok profesör tarafından tartışılmış ve çeşitli argümanlar çerçevesinde kabul görmüştür. Yazımızda bu profesörlerden ve görüşlerinden bahsedeceğiz lakin öncelikle Davranışsal İktisat Nedir? Sorusunun cevabını bulmamız icap eder.
Sayfa İçeriği
Davranışsal İktisat Nedir?
Davranışsal iktisat adı verilen ekonomik görüş yüzeysel anlatımıyla bireylerin ekonomik düzeyde kararlar verme sürecinde etkilendikleri değişkenlerin yalnızca determinist bir bakış açısıyla açıklanamayacağı bu doğrultuda iktisat ve psikolojinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini savunan iktisadi bakış açısıdır.
Davranışsal iktisat teorisinin iddiasına göre insanların mantık çerçevesine uymayan düşünce ve davranışları gündelik hayatta alınan bir çok ekonomik kararı doğrudan etkiler.
Dolayısıyla, ekonomik planlamalar hazırlanırken bireylerin psikolojik ve sosyolojik durumlarını da göz önünde bulundurulması gerekir.
Davranışsal İktisadın Doğuşu
Davranışsal İktisat teorisi Adam Smith’in 1759 yılında yayınladığı “The Theory of Moral Sentiments adlı eserine dayanır.
Smith eserinde insanın, yalnızca bireysel çıkar dürtüsüyle ve determinist olay örgüsüne göre hareket eden bir varlık olmadığını, diğer insanlarla etkileşime girerek istediklerini elde edebilen bir varlıktır sözüyle davranışsal iktisadın temel anekdotunun temelini atmıştır.
Smith’e göre insanların çevresi tarafından kabul görmeye ihtiyacı vardır. Smith bu görüşleriyle bireysel davranışları insan psikoloji ile değerlendirmiş ve bu şekilde Davranışsal İktisat teorisinin temel yapı taşlarını oluşturmuştur.
Aslına bakılırsa Adam Smith klasik iktisadın savunucularından biridir. Bununla birlikte de aynı zamanda ahlak profesörüdür. Bu yüzden Adam Smith özünde insanın bencil olduğu kanısını kabul etmez. Dolayısıyla ahlaki duygular teorisinde insanın bencil olduğu doktrini yer bulunmamaktadır
Adam Smith ile hemen hemen aynı dönemde yaşayan etik ve ekonomi alanlarında ki çalışmalarıyla ün yapmış Hollandalı bir profesör Bernard Mandeville de psikoloji ve iktisat arasında bir ilişki kurmuştur. 1714 yılında yayınladığı “The Fable of the Bees or Private Vices, PublickBenefits” adlı kitabında buna oldukça fazla yer vermiştir
Bernard Mandeville bu bağlamda insanlar üzerinde en etkili çalışma biçiminin iş bölümü şeklinde hep beraber arı kovanına benzetilmiş şekilde yapılması olduğunu söyler.
Mandeville’a göre her insan bencildir. Ancak bu kötü veya öcü değildir. Bu gayet doğal ve erdemli bir davranıştır. Çünkü her insan kendini korumak ve kendini gözetmek zorundadır. Mandeville’e göre toplumsal refah insanın bencilliği ve açgözlülüğü sayesinde gelişir.
Davranışsal İktisat Tarihsel Gelişimi
Temel iktisat özellikle homoekonomikus varsayımı üzerine kurulur. Ancak davranışsal İktisat bu bakış açısını sert bir dille eleştirir. Bu durum 1980’li yıllara kadar devam eder ancak sonrasında aslan payı davranışsal iktisada geçer
Davranışsal İktisat doğrultusunda bir teori oluşturmak istiyorsanız matematiksel verileri göz ardı etmeyecek şekilde psikolojik ve sosyolojik unsurları da bu teorinin içerisinde dikkate değer bir pozisyonda tutmanız gerekir.
Örneğin; bir insan maksimize etmek amacıyla hareket etmeyebilir, onun için maneviyat daha önemli olabilir.
Bu ve bunun gibi birçok örnek vermek mümkündür
Davranışsal İktisadın Konusu
Davranışsal Ekonomi, insanların bazen neden mantıksız kararlar aldığını ve davranışlarının neden ekonomik modellerin tahminleri ile uyuşmadığını keşfetme amacını güder. Dolayısıyla Davranışsal iktisat iki önemli bilim olan psikoloji ve ekonomi üzerine kuruludur.
Örneğin; bir kitap için ne kadar para ödeyeceğimizi, hangi arabayı satın alacağımızı ya da sağlıklı bir yaşam sürdürmek için ne kadar birikim yapmamız gerektiği ile ilgili kararları kar amaçlı vermediğimizi dolayısıyla temel iktisatın çıkarcı doğasının yanlış olduğunu savunur.