Site icon Helal Platform

Yemin bozmak ve kefareti

yemin kefareti

yemin kefareti

Eğer yapılan yemin, her hangi bir sebeble bozulacak olursa kefaret gerekir. Şöyleki,

  Yemin Kefareti

  182- Yemin bozma kefareti, yaptığı bir yemine bağlı kalmayıp onu bozan bir müslümana gereken bir kefarettir. Eğer gücü yetiyorsa, müslim veya gayr-i müslim bir köle veya cariye azad etmekten veya on fakiri akşam-sabah doyurmaktan ibarettir. Yahut on fakire birer parça orta halli birer elbise giydirmektir. Bu üç şeye gücü yetmeyen üç gün arka arkaya oruç tutar. Bu oruç arasına, hayız sebebiyle dahi olsa, bir kesinti girerse yeniden tutulması gerekir.
  (Şafiîlere göre, bu oruçta tevali (arka arkaya oruç tutmak) şart değildir.)
  183- Yemin kefareti için on fakire fitre mikdarı bir şey verilmesi de yeterli olur. Bir fakire on gün birer fitre verilmesi veya on gün sabah-akşam yemek yedirilmesi de yetişir. Çünkü bir fakir değişik günlerde başka başka fakir yerindedir. Bir vakit yemek verip bir vakit yemeğin bedelini vermek de caizdir.
  184- Yemin kefareti için bir fakire on gün birer elbise verilmesi de caizdir. Fakat on elbise bir fakire bir günde verilse, yalnız bir elbise verilmiş gibi olur. Yine bu kefaret için on fitre mikdarı bir fakire bir günde verilse, bir fitre verilmiş sayılır.
  Kefaret için her fakire verilecek elbise, hiç olmazsa onun bedeninin tamamını veya çok kısmını örtecek bir halde bulunmalıdır. Boylu bir entari gibi. Onun için yalnız kısa bir gömlek veya yalnız bir don verilse yeterli olmaz. Çünkü bunlardan yalnız birini giyinen kimse örf bakımından çıplak sayılır. Doğru olan görüş budur. Bu elbisenin iki-üç parçadan ibaret olması ise, daha iyidir. Bununla beraber bir elbise kısa da olsa, yemek yerine bir bedel olarak da verilebilir.
  185- Bir kimse yeminini bozmadan kefarette bulunamaz. Çünkü kefaret bir tevbe demektir. Tevbe ise, günahdan sonra yapılır. Bir de kefaret, yeminde sadık olma yerine geçer. Asıl üzerinde durmak mümkün oldukça onun yerini tutacak olana gidilmez.
  186- Mal ile yapılan kefaretler, ölülerin kefenlerine, borçlarına veya mescidlerin inşasına harcanamaz. Çünkü kefaret bedellerinin fakirlere yedirilmesi veya onlara temlik edilmesi (mülkiyetlerine geçirilmesi) şarttır. Bu harcamalarda ise yemek yedirme ve mülkiyete geçirme bulunmaz. (Büyük İslam İlmihali, Ömer Nasuhi Bilmen)
Exit mobile version