El-Mülk suresi, Kur’an-ı Kerim’in 67. sûresidir. Sûre, 30 âyettir ve Mekke döneminde inmiştir. Kısa bir sûre olmasına rağmen, içerdiği derin anlamlar ve etkileyici üslubuyla Müslümanlar arasında çok sevilir ve okunur.
El-Mülk sûresi, Kur’an’da bazı isimlerle anılan sûrelerden biridir. Sûre, başından sonuna kadar Allah’ın varlığı, birliği ve kudreti üzerinde yoğunlaşır. Sûrede, dünya malı ve dünya nimetlerinin geçiciliği vurgulanarak, insanların hayatlarını Allah’a adaması gerektiği anlatılır. Sûrenin sonunda ise Allah’ın rahmeti ve bağışlama isteği dile getirilerek, insanlara tövbe etmeleri için çağrıda bulunulur.
El- Mülk suresi, Müslümanlar arasında sıkça okunan sûrelerden biridir. Özellikle, gece namazında kılınan vitir namazının son rekâtında veya Cuma namazından sonra kılınan sünnet namazında okunması tavsiye edilir. Sûrenin okunması, kişinin Allah’a yakınlaşmasına ve kalbinin huzur bulmasına yardımcı olacağına inanılır.
Mülk Suresi Okunuşu
Bismillahirrahmanirrahim
Tebârakellezî bi yedihil mulku ve huve alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun).
Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).
Ellezî halaka seb’a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr(futûrin).
Summerciıl basara kerrateyni yenkalib ileykel basaru hâsien ve huve hasîr(hasîrun).
Ve lekad zeyyennâs semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a’tednâ lehum azâbes saîr(saîri).
Ve lillezîne keferû bi rabbihim azâbu cehennem(cehenneme), ve bi’sel masîr(masîru).
İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru).
Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye’tikum nezîr(nezîrun).
Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey’in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na’kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Fa’terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashâbis saîr(saîri).
İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiratun ve ecrun kebîr(kebîrun).
Ve esirrû kavlekum evicherû bihî, innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
E lâ ya’lemu men halaka, ve huvel latîful habîr(habîru).
Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıhî, ve ileyhin nuşûr(nuşûru).
E emintum men fîs semâi en yahsife bikumul arda fe izâ hiye temûr(temûru).
Em emintum men fîs semâi en yursile aleykum hâsıbâ(hâsiben) fe se ta’lemûne keyfe nezîr(nezîri).
Ve lekad kezzebellezîne min kablihim fe keyfe kâne nekîr(nekîri).
E ve lem yerav ilât tayri fevkahum sâffâtin ve yakbıdne, mâ yumsikuhunne illâr rahmân(rahmânu), innehu bi kulli şey’in basîr(basîrun).
Em men hâzâllezî huve cundun lekum yansurukum min dûnir rahmân(rahmâni), inil kâfirûne illâ fî gurûr(gurûrın).
Em men hâzâllezî yerzukukum in emseke rızkahu, bel leccû fî utuvvin ve nufûr(nufûrın).
E fe men yemşî mukibben alâ vechihî ehdâ em men yemşî seviyyen alâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem’a vel ebsâra vel ef’idete, kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Kul huvellezî zeraekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ve yekûlûne metâ hâzâl va’du in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Kul innemâl ilmu indallâhi ve innemâ ene nezîrun mubîn(mubînun).
Fe lemmâ raevhu zulfeten sîet vucûhullezîne keferû ve kîle hâzâllezî kuntum bihî teddeûn(teddeûne).
Kul e raeytum in ehlekeniyallâhu ve men maıye ev rahımenâ fe men yucîrul kâfirîne min azâbin elîm(elîmin).
Kul huver rahmânu âmennâ bihî ve aleyhi tevekkelnâ, fe se ta’lemûne men huve fî dalâlin mubîn(mubînin).
Kul e raeytum in asbaha mâukum gavran fe men ye’tîkum bi mâin maîn(maînin).
Mülk Suresi Anlamı
Sure-i Mülk, Kuran-ı Kerim’in 67. suresidir. Aşağıda Mülk suresinin Türkçe meali yer almaktadır:
- Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Ölüp toprağın altında ve üstünde kalmış olacakları gün de O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
- O, bağışlama eden, merhamet edendir. O’ndan başka ilah yoktur. Dönüş yalnızca O’nadır.
- İnkâr edenlere gelince, onlar için yeryüzündeki bütün hazineleri olsa da (cehennemde) onlara, azabın şiddetinden dolayı, mutlaka ödenecek bir rüşvet vardır.
- Onlara kaynar sudan içirilir ki bu, ciğerlerini parçalayıp yakar.
- Onlara: “Bu, sizin için hazırlanan azaptır” denir.
- İnananlara gelince, Allah’ın izniyle, girişleri altından ırmaklar akan cennetlerde ebedi kalacaklardır. Orada altın bilezikler, inciler ve ipekten elbiseler giyeceklerdir. Orada, rızık olarak, canlarının çektiği her şeyi bulacaklardır. Göz zevki de dahil olmak üzere her şey, orada kendilerini memnun edecektir. Onlar, sonsuza dek orada kalacaklardır.
- İşte böyle, biz inkâr edenlerin yaptıklarına karşılık olarak onlara ceza veririz.
- İnkâr edenlere, “Bu Kur’an uydurma bir şeydir” denir. Hayır, bu Kur’an, gerçekten de Rabbinin katından bir hakikattir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler.
- O hâlde Rabbinin hükmüne boyun eğerek secdeye kapan ve O’nu överek ibadet et.
- O, geceleyinleyin yükselen aydınlık, güneşin doğuşundan önceki ışık ve Kur’an’ın nurudur. Sen, Rabbin için namaz kıl ve O’na yalvararak bağışlanma dile.
- Gözlerini onlardan çevirerek, dünya hayatının süsüne yönelme ki, biz onları sınamak için dünya hayatının pek azını kendilerine veririz. Onların Rabbi tarafından dereceleri belirlenmiştir. İnkâr edenler, Rablerinin katında, ateşin yakıcı şiddetinden başka bir şey bul
- O inkâr edenlere, “Sizden önce nice topluluklar ortadan kalktı. Yoksa geceleyinleyin yürüdüğünüz halde, yerinize geri döneceğinizi bilmiyor musunuz?” der.
- O, göklerde ve yerde her şeyi size boyun eğdirdi. İşte bunlarda, bizim ayetlerimizi inkâr etmekten kaçınan kimseler için ayetlerimiz vardır.
- Kendilerine bir delil gelmedikçe, “Rabbimiz hakkında ne söyleyeceğiz?” derler. De ki: “Gerçekten de doğru yolu buldum ve ben sizi, bana vahyolunduğu gibi, uyarmaktayım. Siz ise körü körüne sapıtmaktasınız.”
- Gerçek şu ki, benim de, size vaad edilen azap gibi bir azabım vardır. Benim işim, sadece açık bir uyarıcı olmaktır.
- Dediler ki: “Eğer doğru söylüyorsanız, bu tehdit edilen azap ne zaman gelecek?”
- De ki: “Size, Rabbinizden, yukarıdan bir azap gelip çataklıktan yakalayıverirken, yahut da ayaklarınızı kaydıracak bir ateşin yanında tutarken, Rabbinizden acımasız bir azap geliverirse, o zaman ne dersiniz?”
- O inkâr edenler, onların kıyametin yakınlaşması konusunda hiçbir bilgileri olmadığından dolayı, seni acele ettiriyorlar. Fakat bizim yaptıklarımızı kaydeden bir kitap vardır. Onların cezalarını arttırırız. Hiç şüphesiz Allah, her şeyi hesaba katan biridir.
- İnananlar ve iyi işler yapanlar, Rablerinin katında cennetliklerdir. Onlar orada süresiz kalacaklardır.
- İşte Rablerinin rızasını kazanmak isteyenler için, kötülüklerden sakınarak, Rablerinin emirlerini yerine getirenler için, cennetler vardır.
- O, sizin için yeryüzünde (var edilmiş olan) şeyleri yaratan, sonra da O, size bir ömür veren, sonra da onu tayin eden biridir. O’nun kudreti, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
- Siz, hayatınızda bir şey yaparsınız da, biz ona şahidiz. Ağırlıklı olarak tutumlu davranan ve şükredenleri de dahil ettiğimiz, tüm yaptıklarınızı yazmak üzere yanınızda bir kitap bırakırız.
- Kıyamet günü, bu kitap size karşı şahidimiz olacaktır. Siz, yaptıklarınızı unutmuşsunuz, biz de sizi unutacağız. Çünkü sizin Rabbimiz, her şeyi hesaba katan biridir.
- Allah’ın rahmetine sığının. Gerçekten de O, merhametli olanlara merhamet eder.
- Kendilerine kitap verilenler, kitabın hakkını vererek, onu okurlar. İşte bunlar, ahirete de inanırlar.
- Namazı dosdoğru kılanlar da, zekatı verenler de, ahirete inanırlar.
- İşte bunlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve işte bunlar başarıya ulaşanlardır.
- İnkâr edenlere gelince, benim ayetlerimi yalan saydıkları için, onları, cehennemin ateşiyle yakacağız. Ne kötü bir dönüş yeridir orası!
- İnsanlar, hayvanlardan yaratıldılar. İşte onlar, benim yanımda, hayvanların en kötüsü ve en aşağısıdır.
- Kendilerine, “Allah’ın ayetleri size gerçek geldiğinde, inkâr etmeyenlerden misiniz?” diye sorduğunda, “Evet, gerçek geldiler” diyenleri, Rableri, dosdoğru yola iletir. Onlara, kendileri için ne iyi ise, onu açıklayacak ve karanlıkları aydınlatacaktır. Onlar, Allah’ın rahmetini umanlardır. O, bağışlaması geniş olan ve merhametli olandır.
Mülk suresi nin tamamı Türkçe meali bu şekildedir.